3.9.10

camdaki izler

Bir zaman:
Bir orman yürüyoruz ellerin
Mutluyum hatırlamak çeşidi
Ya biliyorsun seçiyorsun
Ve yeşil kokusu şeylerin
Varsın bir tutam dokusu
Ellerimde hatırlayış
Toprak muhakkak ıslak
Görüyorsun seviyorum

Önce:

Uçan balonların kaçıyor içim
Hapisler burada gidelim
Kolumdan iki yağmur uzadıkça
Çocukluğun lazım getir
İzler camdaki bizler
Teşhiri ağlayan günü
Kurtuluş acımasız senden
Her hükümlü mühim
Diyorum bana ötesi onlar
Tut ya gelsen ben
Tut gidelim onlar
Derken filtrasyon neşelensin
Benden geçen zamanlar noktalar
Senler uçaklar virgüller her daim
Gözlerin rüzgarlar
Bakıyorum geçeceksin

Evrim:
Şimdi onlar susuyor ya
Ben pelerinli bir masal cücesi
İçimde küçük canavar şehri
Kimlerin çıkaramayacağı beni oradan
Küme oldum ben anne
Kesirlerin göçünde evrensel bir küme
Ne çok saçlarım ve ne çok
Ne çok acıttıklarım böyle

Çevrim:

Pastoral ülkeler biliyor
Cam şiir büzüyor üflesem
Neminde kalmış pencere süzülür
Gri, ıslak ivmeli kentin
Yerçekimi geçmişe hep geçmişe
Pencerede unutulmuş manzara benim
Kaçkın bekliyorsun saçılsam
De yalnızdım adımlarda taşkın
Dışımda kar oysa hep duruyor
Kutu, kutu içinden çıkan zamanlar

Devrim:
Varsızdın
Geçkin bildiğim uyaktan
Ayaktan her bayat cümleleri
Çekmecede kadeh beklentisi kadar
Adaklar adanmışlıklar kir pas
Bıçkın suçlardan çıktım
İçinde a b c ve her şeyce
Üstünde döküntüsü küslerin
Rüzgarda saçlarımdır ceplerim
Onlar bırakacağım kanatlar değil

Sonra:
Sonra tülleri döküldü
Sonra tozları zerrelendi
Sonra gidildi.

Zaman bir:

Biliyorsun ya yürüyoruz şimdi
Ben varım ve adımlar
Susuyoruz cam şeylerin uykusu
Ellerim ellerinin hecesi
Karanlık şarkılardan geri geldim
Ellerin incitmişliklerin korkusu
Pencereden geçiyor yağmurlar
Görüyorsun seviyorum seni



nihanaydın...*

Hiç yorum yok: