21.10.08

Fallen Angel

Yollar onu buluyor…
Uçmadan buhar 
ve dağılmadan hayal
bileklerine temas et
fetiş karanlıklara uyarılsın damar
kan’a kan(a)sın har!
Acemi melek
düştü tanrının gözünden
düştü şehir
düştü zehir..

Zapt altında kırmızı
camdan göz yapacak
nefesi cehennem zanlısı.
Nedendir bilinmez 
çerçeveler pembe yanlısı
oysaki gözlük kullanmaz düşler
çünkü yangının ardından
“gözden” döküldü kumdan taneler.

Yollar onu soruyor
düştü melek
cennetin göz çukurundan
kanatlarında öpüşlerin izi
tütsülüyor ciğerini
bir türlü benimsemedi onu
ismin bulunma hali.
Tutanak
tuttu kollarından
işledi gözlerinin gergefine
yasak…
Buzla bilenmiş bıçak
kesti iplerini kalbin
ah oyuncak
hem çözdü kadim bilmecesini dehrin.
Şimdi teni sorulsa söyleyemez
sıcağına çarptığı
hiçbir kucak.
Yollar onu düşlüyor…
Adı aşk söylencelerinde
hep kaçak
hep yarım kalacak.

Sattı ruhunu
acemi melek
kıskanmıştı sahibini.
...*

18.10.08

ve kapatıldı aşk

ve sustu şehir
geriye hiçbir delil bırakmayan bir nabız noksanlığıyla
düğmesine basıldı
ve kapatıldı aşk

öncesindeydi
çocuk adımlıyorduk
şaşkınlıkla izlerken kürenin kabuğuna yapışmış
yer yüzünün en sakinleri
tıpkı zillere basıp kaçar gibi
küçülen ellerimiz
denkleştiremedi
oyunu kitabına uyduracak hiçbir denklemi
tıpkı duvarları çizip kaçar gibi
boyandık da acemi neşeye
yine de ellerimizden çıkmadı
duvarları kirlettiğimiz picassonun
efkar pasteli
şimdi tüm kelimeleri es geçmeli
seni ve beni 
bir yerlerde unutup gitmeli
geri saydırmalı tüm aritmetiği
ve zehirli bilmeli
satırların delirdiği
geçmişin üç fazla beş noksan 
dillendirdiklerini

şimdi
yokluğunda zaman ruhundan sarkan paçavralarla
kendinden utanmalı
tek celseyle boşanırken kendinden 
dehrin her bir anı

ve sustu tüm şehir
geriye hiçbir kayıt kalmadı


...*