29.9.09

Burası Orası

Orası neresi;?
Kendini fısıltı sanan bir sesin üçü
Gecenin ucu.
Üç yüz altmış beş yıllık bir dündün,
Alamadım karekökü.
Bilsen..
,bilmezdin.
Alamadın kulağa,
Veremedim göze.
Her yıllık bir gündün.

Burada değil oradayım
Bir değil matemi üfürdüm diye
Kimdi kaç gidelim fıkraları
Hiç çok hıçkıran yüzüme
Hem sevmedi hem şöyle
Lavabomu kaçırmayın
Ben öldüm… 
Olsun.

Durma kaç buralarından zihnimin,
Nokta nokta diye kaç kelime 
Bilmiyor hepsi harfsiz zemin
Toplaşın burası zamirlerim
Işıksız!
Sonra gözyaşı bezlerim bağıştır hep.
Nasılsa hüzünlü bir hikâyedir
Burası işte, 
Geldik.



Nihan AYDIN ...*

labaratuar sevgisi

Aşk!
Bence korkabilirsin.

Topuklarımda suratsız kaşıntı
Dudaklarımda tabansız şarkılar
Diyor nasırlar çöplüğü. 
Çeker ocakta saat, 
Yitiyor.
İçsem bitiyor bacak

Öpünce mikroptan hastalığa dönüşen prens
Koloni kurma hayallerini 
Vrak vrak
Biz ayrı petrilerin kanseri
Bir sofrasında alelade baca
Falan filan mono oksit temalı
Çözelti olsan ne 
Çökelti olsan kaç musallat?
Gereksiz bir caz
Şunlar bunlar gereksiz
Kabul et
Gerisi pek bir lüzumsuz duşlar.

Aşk!
Bence kokuşabilirsin.

Çok hijyen…
Hücrelerimize ayrılalı sabıka
Toz kokuyor herkesin eli
Gidişte aynı yönden
Epitelyum öpücüğünden yüz metre yokuş
Koş babam koş.

Lamı cimi yok,
HCl hiçbirimizi affetmeyecek bir laboratuar canlısı
Hoş bulduk kendimize alkol,
Sanrısı gelsin kemikleri gitsin
Bol keseden kimsesizlik
Terliklerimi getirse daha istemem
Şimdi fermente keyfimiz var.

İfademi mayaladım,
Sepeti salıp biyoteknolojiyi indirdiğin için teşekkür ederim tanrım.

 






Nihan AYDIN ...*

18.9.09

Nar Bu Dem

Fȃ i lȃ tün / fe i lȃ tün / fȃ i lün

Onla parlar sema çün derler güneş

Görse enfüs o ne ȃfȃkî ateş


Gör ki en parlağı sönmez bir güzel

Fasl-ı ışktır geçemez ser, hem ezel


Ey güzellik göze ihyȃ cȃziben

Öyle ȃmȃ dolanır ışk bilmeyen


Çeşm dolar aşk ile yağmur od misal

Nar-ı aşk meftunu gam etmez ya; kal


Zevk bu lȃl ab-ı sirişk hiç sön demem

Şevkle ol bende yürek, nar bu dem


Ah yürekten dökülen yangın nefes

Dol bulut eşk düşüren rüzgarla es


Sen ki cȃnȃ, safadır dem ah nevȃ

Böyle elhan içe ilham hoş sedȃ


Ey güzellik sana sermest tüm zaman

Öyle tutkun dönüyor mestten cihan


Yok ki akvȃ sana ey vermez beden

Hem demir taş da gelir dil; aşk neden


Hȃr keser bȃdiye ol mecnun bu can

Mest eder bȃde-i aşk kalmaz nihan



Nihan AYDIN…*