24.10.09

Sizlik

Aklımın tanelerinde müzik
Açı ve yorum 
Kimse körlük üstüne denek
Kulaklarımda orkestra ihtilali
Battaniyenin üstüne devriliyorum
Ben, bir de müziğim.. 
ve başkalarınca ıslak sessizlik.


Sen 
Sizlik’e
Dövüştüğünde aşk


Nihan AYDIN ...*

Ağır Metal Zehirlenmesi

İroni mi?

Hepimiz aynı balıktan zehirlendik.

Hepimiz aynı gemiye küstük.

Artık hiçbir yer deniz.

O kadar kuru kal...

A!

Balık.

Nihan AYDIN ...*

Acımalı Gerçekler

Şimdi ne garip uçaklar!

Herkesler aynı aynıyla kesişti.

Kan vardı bir de mikroskop.

Keder henüz civciv çeşidi

Elem ise tereciye keyif satan fil.

Acımalı gerçekler,

Onlar da biz metafizik kadar.

Domuzgiller familyasından ter döktü mayın.

Herkes ayrı ler ayrı

ler'in bir dili vardı, makas kadardı.

Bir başkası da avucunu yalardı.

Artık her birimiz hiçbir.

Yalan mı? Değil.

Nihan AYDIN ...*

13.10.09

Alt Yazı Lekesi

Hiçbir şey sanıldığı gibi değil, 
di mi?
O eski zaman.
Her şeye bulanacak çokbilmiş alternatif açıklamamız
Var.
Parmaklarınızı sallayınız senkronize.
Duvar, çok kilo değiştirmekten iyice büzülmüş kadın eti. 
İşte ışık bana bunu yapıyor. 
Duvarın çatlakları yok, kadının çatlakları var.
Midem kasılıyor.
Benim de çatlaklarım var 
Hürmetle başımın üstünde taşıyorum.
Aklımın sınırlarında ıslak karıncalar 
Hız kesemeden öncesi kontak anahtarı
Hiçbir beklentisi olmayanlarınki gibi cesur
Yeni duş almış gözlerimse iki patlak lastik
Okulun bahçesinde söz atlardık ip.
Ondan korkuyordu işte küçük kardeşim
Büyük kardeşimse durmadan sorular
Aslında ikisinin aynı kişi olması garip
Panjurun içinde saklanmış karanlık adam
Düşün içinden büyüyen elleriyle gelmiş
Yüzü yok, sesi meteorolojik olayların hışırtısı.
Freud bizi affetsin bunun onunla hiçbir alakası yok.

Düşünce yazıyı alt etti.
Benim yerime sallan şokta gibi ve konuş
Parmak aralarından akarken lekesi
Kurtuluş
Hamlet’ in eline aldığı kendi beyniydi.


İçerden sesleri geliyor duyuyorum
Paranoyak bir ormanın yamyamları bunlar
Beni pişirip yiyecekler çiğ
Benden suşi olmaz
Soğan makasının üstünde çıldırıyorum
Nefes almak ne kadar da kararlı bir intihar
Susun,
Taklidimi yapıyorum.

 




Nihan AYDIN ...*

12.10.09

Canlı Naklen

Hep hayal ettiğiniz sıkı vücut,
Kullanması da bir o kadar kolay…
Dr. Ayşe, Memet amcayı evlenmeye ikna edebilecek mi?
Pıştcell’ in çekim gücü!
Mutluluğa varım dersen
Haftada üç sefer yapardık
Günde üç kereye çıktık seferlerde.
Yüzünüz dâhil bütün vücudumuzda
—Tipiniz, renginiz nasıl?
—Balıkesir’deyim diyorum.
—Ha, anladım ev hanımısınız.
İşte budur mucize cihaz
Boşanma davasında mal paylaşımı
Dünya ekonomisi tartışıldı
Seveni sevmeyeni herkese selam
Oldu mu annem? Oldum uha yatım?
Bi tanem!??
Yakışıklı olsun beni taşıyabilsin,
1 dolar kadar yeşilim 
En bana uzaylı yani diyebilirsin.
Kepek sorunu yüzünden teknoloji geliştirildi
,en azından bir yerde kesin,
Çarpışması sonucu 7 lokomotif devrildi
Tekstil krizde, konuklarıma sorun.
Bir şeyi daha şey yapacağım
Çok merak ediyorum sormak zorundayım
Gazeteci kararın bilinmediği bilgisine.
Teşekkürler iyi yayınlar diliyorum’ ayıbına uğranmıştır.
Küçülmeyle sonuçlandı 3. çeyreğinde
Konuşan askeri yetkililer tatbikatta
Bunları haftaya paylaşalım
Deneyimli magazinci sil beni
Bir çay içsinler şekeri
Ay ben mesajımızı verelim
Kabuğun altındadır o vitamin.

 


Nihan AYDIN ...*

6.10.09

Sersem Kuşun Fıkrası

Gözleri yitikti, asitli ve yağmursuz. 
Körlük, dilin kemiğine kadar yakıcı ve siluetlere çaresiz yabancı.
Sersem kuş uçtu,

tu onu sersemleten. 
Sonra bir çatıya kondu, 
bütün fiillerin anlamı kayıp
ve her yer leş gibi karanlık.

Biz neredeyiz dedi mi?
Burası zamanın neresidir?
Ve saatleri çöpe dönüştüren, bilinçsiz bir aklın lanetidir.

Sonra o gelmiş olmalı. 
Peki ya o kimdi?
Yüzü nasıl giyinmiş? Sesi hangi perdeden?
İsmi ne olabilir? Ne olmayabilir?
Ne konuşulmuştur da ne kadarı söylenmiştir?
İki dudak ve muallak.

Sersem kuş unuttu.

Parçalı bulutlu boşluklar. Hepsi inatçı susmakta. 

Bir rivayete göre bu bir fıkraydı, hep olduğu üzere. Üstüne düşünülmemiş, fazlasıyla gülünmüş. Bir seziye göre kuş gülmüş olmalıydı, hem de boğulacak kadar çok. Fakat hanidir ki şu, hükmetme hastalığı. Böyle bir arazda kim kime düşmandır, sorulmaz. 

Öncesinde yabancı bir kadın. Yabancılığı ne kadar?
Nasıl başlanmıştır kelimeye, nasıl dinlenmiştir?
Yardım. 
Hayır, ben sizi anlamıyorum, kuş dilinde konuşmalısınız.
Az biraz kanatlıyım, birazdan ise kör. 

Sersem kuş uçtu, uçtu, uçtu..
Boşluk.. boşluk, ..boşluk...

Ertesi mevsim, çanları duyabilirsiniz.
Sağır olmanıza gerek yoktur.
Bu fırtınası şiddetli bir mevsimdir.
Mevsim mi fırtınanın içinden çıkar, fırtına mı mevsimin içinden?

Her şey üç satırlık... Gerisi komple kayıp.

Sırada kahkahanın sahnesi, yalancı.


Nihan AYDIN ...*

Koalalar

Her tarafından huysuzlaştırılmış hep şehrin
Kirli böbreklerinden ikisi üçüydüm
Koalalar görüyorum her yerde histerik
Burnum senetlerimin en problem his sesi
Çok sivrilmiş, dikine çok gidilmiş, çok sızlamış
Sana çok kırılmış burnum benim.

Miyop miyop bakamayıp 
Duruyorum
Şimdi kemirebilirim herkes ağlıyor kusuru
Tv’ye ceza verdim
Kalan nefesim pembe
Olmayan ve görünmeyen koalalar
Sana söz, küseceğim
Kim bilir nesliniz başaracak  
Sigarayla boşandık onsuz bunsuz


30.09.2009 / 14:20

Nihan AYDIN ...*

Naftalin, Çocuk ve Is

Geçen bir gündü, demek istedim ki ona her ayrıntıyı yazmaya başla. 
Nostaljisi olan her şeye musallat olur kemirgenler.
Naftalin bilinmeyen bir zamanda uydurulmuş büyü. 
Yazmalısın denildiğinde ona..., ben de belki oradaydım. Kimin dediğini göremedim sanki. 
Herhalde bu ben değildim. Bir ihtimal değildim. Olabilirdi. 
Ve biraz daha olasılık hesabı, saçma aritmetik ve bir tutam tutarsızlık. 


Gözlerin kanlanmış dediğinde çocuk bana, gözlerine baktım çocuğun,

-Çocuk sen ne zaman büyüdün;? !

Bir çocuk, bir ben, birkaç masala yetecek kadar elma, bir kara delikten geçtik. Materyalimiz uzadı önce; zamanımız yok oldu ve kaza süsü verebilmek için, üstümde hiçbir suç aleti bulundurmamak üzere bildiğim bütün imlaları döküldüm..

Evet çocuk, gözlerim kanlanmış, dün de bugün de öncesi de aynı ve gökyüzünü çift gördüğüm de oldu biraz. Her şey iç içe geçmemiş mi, hadi itiraf et! Hadi!
Çocuk korkup sustu, ya da bir sanrıya göre çocuk korku ile dramatize edildi. Sahnesi bitti, huzurdan çekildi. "Çocuk, şaşılacak şey" dedim.

Bir deli sokakta bağırıyordu. Bir şiir okudum ruhuna, sustum.
Sustuğum kimse tarafından duyulmadı, 
laf aramızda çok sessiz susarım.

Şimdi neden mi bahsedeyim? Nedenden mi? Ah sahi ya dünya dönüyor.
Hepbirlikte aynı yöne yürüyoruz biz de. Yürümezsek düşermişiz diye efsaneler anlatılıyor, laf işte.
Diğer tarafa yürüyenler var bir de, aklım çıkıyor. Bilinmez.
Ne geçiyor içinden diyorum ona. Aklında bir ağrı var biliyorum. Benim de gözlerim yanıyor. Gözlerini eline al diyor bana.
Alamam diyorum; gözlerimi elime alamam! ..gözlerimi elime ne zaman alsam ağlarım.

-Ağla o zaman.
-Uyuyacağım.


Nihan AYDIN ...*