19.3.09

Kafa Kitabı: Yolculuk

Yol hikayesi, yine gibi ve vs özetle. Işıklarla barışık kalmayı becerebildim ve çok da söndürdüm.Kafamın kitabı bunlar, fakat bu sefer naklen benzeri bir şey, ya da değil. Bilmiyorum. Hani nerede o bulutlar, beş altı gün öncesinin bulutlarını istiyorum geri. Mümkün mü? Karanlık bitimsiz sevdiğim. Hep olmayacak şeyleri isteyen yanım. Belli ki kürenize ait değilim. Burda işler çok farklı dönüyor, buraya benim bile ulaşmam mümkün değil bazen. Burası bir garip, burası kendini böyle tanımlıyor.Bir şarkı kaç milyon defa dinlenebilir? Ne güzel sayfalarını çeviriyordum geçen. Geçen'in çevirişlerini istiyorum geri. Mümkün mü?Devamlı gitmeliyim, devamlı gereklilik kipi istemem. Devamlı gitmek isteği. Şu ışıklardan biri olabilme ihtimali. Islak işte her yan. Ben çok ağladım, ama bunu itiraf etmem. Ben bile bilmiyorum çünkü. Hiç damla. Koşmayı çok sevebildim sonunda. Her şey; "acelemiz var", hem de her şey. Geçmişi alırsak geri. Geleceği kim uydurdu. Ve realisttir şimdi. Nasıl anlaşırız bilmem, karıştırarak belki hepsini. Ne çok kullandığım edatlarla, şöyle gibi'li kadar' lı bir şeyler ve bir kaç belirsiz zamir sıfat, ama en çok da rağmen. Bileti elime kim tutuşturdu? Salon durmadan salon, salon durmasın. Korkuyorum, ama bunu itiraf etmem. Belki bir zaman daha farklı olur ve belki bilinmez zamanımızdır o bizim. Herşey çocuklar için. Her şey gençler için. Üç yüz yaşındayım, hiç büyümedim. Ne kadarı kazançtı? Ne kadarını isteyebilirim geri, ne kadarı güzeldi? Ne kadarı güzel değilse bile özlendi? Yine yağmur., bu sene hep onlar suçlu. Bu sene onları vaftiz keçisi ilan ettim. Hepsini bağışlayacağım. Önce kemiklerime kadar rutubetlenmeliyim. Yine kip. İçimdeki çelişik. İçimdeki diktacı. Ben hiç dinlemedim onu. Diğerlerini de dinlemedim.Hep bir isyancı, hep bir asi. Dedim ya en çok da "rağmen" kendime hobi edindiğimdi. Eğlenimlik rağmenler. Ne kadar çok zorlarsan o kadar oyundu. Ne geçti elime? İyice sesszileştim. İç renkleri gördüğümen beri, çok daha kaçar oldum. İç renkler çok kirli onların dünyasında. Ben onları anlamayı hep bildiğimi sandım ya belli ki beceremedim. Buna inanamazdım, buna inanarak yaşayabilirlerden değildim. Başımı ellerimin arasına alıyorum ve olmayan bir ağrıyı geçiriyorum. Olmayanların dünyasına hoş geldiniz. Hani bazısı da soruyor şöyle mi diye? Bilmem, öyle mi? Çok sesli konçertolarla sessizliklerim. Taş devrinde çok gevezeydim. Sonra cilalı dönemde kelebeklerle tanıştım, ama çekirgelerle daha fazla vakit geçirdim. Çok büyüdük sandığımız bir dönemdi, her şey streç ve çilekliydi. Ardından çok küçüklük özlenen bir kaç asır. Bu çok neşeliydi, ilk çağ gibi bir şey. Orta çağda, minimalist bir yaklaşımla prensip sahibiydik idealist olmaksızın. Sonra bir kısım idealler. Bir fetihle yeni bir çağ gördüm, çok gördüm. En fazla vs ve vs'ler. Sonrasında yakın bir çağ, samimi bir çağ. İnanılmaması gerek bir çağ. Sonra da kayboldum.Zaman makinesi icat edileli çok olmadı. İyi günler.

18.o3.o9
o4:oo
Nihan AYDIN ...*

Hiç yorum yok: