17.11.10

esir gecesi kumar

Bir.
En.
Bir.
Ve…
Bir(!)

Uçucu; buhar! ne !

İndirilmiş zamanlarca hüzün
Turladığı hislere azot
Kör bir lamba sus pus
Kafasında tırmanan mahkum

Onu bir bakışta astılar
Sonunda yıldızlar hiç şüphesiz
Kementler geceyi aksak,
İnceltir geceyi esir.
Sallanıyor kafanın yangın mercekleri

Bellidir
Keskin jileti tanrıyla
Bellidir
Tekmil cüretkar takılacaksınız
Bellidir
Gülümseyişler en mahreminize perdeden
Belirsiz
Kendinize şimdi çokça müphem

Bir oynanan hız deli
İki başlanacak onun nefesini
Üç kurdele kesildi

Kafasında sayısız kepenkleri
Bulvarları koy bir tarafına
Söndürün kumpanyalar mümkün
Daha fazla kesecek keşif
Göz içeri kırılıp düştüğünden beri
Evvel geçti an yokuş
Bilinen dudakları anılar
Suratları soy her yanına
Kafasında unutmak mahrum
Kötülük çiçekler körkütük

Camların ağır bedeni
Kıyak iplerine asmış
Tüm gibi yanılgılarınızdan bir
Ruhunu senetler sürrealist
Bir elbise yine de
İlk belli ki bu soluklarından
Sokağı sökülürken serin,
İnce bir haylaz ruhunda
Bütün kaydı muhasebesini kavrayan
Yıldızlar dağılırken kumardı, peşin!
Bakışları öyle sinema..

Çözülmez sessizliklerin adımları
Melodinin baharat kuşkusu
Hiçbir denizi flu rüyalar
Bu ilk bakışta kumar…
Şimdi hangisi gece
Kesif koyu zehir
Kendinden kelebek dağılan ışıklar
Lambaları fethetmiş elleri
An’ dır kandır yalandır
Yağmadır bilekleri kıvrılan
Öldürün şimdi yıldızlar
Dövülecek yürek demir

nihanaydın...*

1 yorum:

nhn dedi ki...

bu çok iyi..