29.8.10

külün sulhü

Kirpiklerim gardırobun içinde
Bir Japon balığı uyur şimdi
Ve tüller havalanır
Sen saate bir dokun
Sesleri karanlık duraksız
Hafif hafif çarpan kapı
Gülün kavgası yok artık
Bundan acımaz parmaklarımız
Ne olur gidelim, ne olur
Ne olur kalalım dünyası
Sonra ellerimizde balo çocukları
Gelirsin adımlar dokunur
Zarif bir şiddet dans eder
Tutuk saniye kırmızı müzik
Sonra dillerimizde hece çiçekleri
Olsam diyorum alegori bir gemi
Biraz nefes ve loş ışıklar
Durmaz koşacak ipleri düşün
Beni bilirsin öyle bilirsin biri
Durmaz iklim bilmez sabit
Sonra gözlerimizde ateş elçileri
Duvardan aceleci bir gölge geçer
Tutuk süzülür kıvrılır duman
Esir izleri gece olur afyon
Bir başka evrenin doğum sızısı
Ağladı ağlayacak boşluk
Sizleri kutsayacak ermiş suskun
Kalbim kavanozun içinde yerleşik
Kalbim pek çoğumuzun isası
Artı dört uykusu aşkın soğuk
Öksüren hislerin florası yavaş
İstediğim inanmak / istediğim uyumak
Bulaşık ıssız uykular revaçsız
Bundan acımaz telaşlarımız
Sen çerçeveye bir dokun
Geçenler, suretler saçılsın
Sonra bu dikenlerin yas bayramı
Gidersen adamlar kozalar
Şık bir sızı gergefinde nakış
Kan ve şimdilik biraz alkış
O fiziğin her işe yarayan şemali
Dedim ki gelsin / dedim ki gitsin
Sesin üflesem içimde sisleri
İzmaritin unutulduğu tarih
Dar koridorlar kısık koridorlar
Bir şeyleri bıraktığım dehliz
Dizlerim jargonun içinde sakin
Kırık düşleriyle duvar saati
Ve bir gölge daha geçti usul
Sahibi olmayan, durmaksız
Hızlı hızlı çarpan zaman
Külün sulhü çok artık
Bundan kaçamaz dudaklarımız
Ne olur gidelim, ne olur..


nihanaydın...*

Hiç yorum yok: