27.8.09

Çöl ve Su / Çöl Denemeleri 12

Hecelere bürün!
…ve kendini görecek bakışlarının derininde, 
gökyüzün.
Sema,
döndü... döndü… döndü.

Rüzgar, o gece gökyüzünden topladığı tüm düşleri dünyanın üstüne serpti. Bilinmezdi düşlerin geceye söyleyecekleri. Ne de olsa gaybın ve dehrin ufkunu kavrayamayacak kadar küçüktü gecenin ve düşlerin elleri. 
Dokundu sadece,
dokundu sadece bilmecenin çöl yanığı tenine. 
Hikayelerin düğümlendiği yerlerde birisi çıkar. Bu kişi düğümü zorlar; bazen gevşetir, bazen sıkar.
Avuçlarında çöl sızısı olan bir gece,
avuçlarında çöl acısı olan bir düş 
doldu sihirbazın benliğine. 

Gece, 
yıldızların bütün köşelerinden kavradı çölü. 
Fısıltılar sindikleri kuytularda dinmedi 
ve inledi tanelerin inşa ettiği kristal parmaklıkların her biri.
Böylece sihirbaz yüreğinin kafesine sığındı,
parmaklıklarda yangınlar bıraktı,
bağırdı:

“Varlığım yokluğunla ufalandı,
dikiş yerlerinden çekmekte hayatımın her bir satırı.
Ey su!
Durul!”

Kervanlar geçti bu çölden,
kavimler göçtü.
Kaç derviş içinde suya yanıp,
aşk ateşiyle öldü.

Rüzgar, dünyanın kulağına bir masal fısıldıyordu; yaşamak zaten bir masala ait olmaktı.

Sihirbaz, ardına baktı.
Peşi sıra yüreğinin kafesinin daha da derinine yürüdü.
Yeşil örtülü masanın üstündeki kırık aynayı eline aldı.
Ve gökyüzü kendini
sihirbazın bakışlarında tanıdı
serbest kaldı tüm yıldızlar.

Sonra gece devam etti yoluna..

Bir gümüş tef; dolu beklerken gökte ay 
ve nefesler nefislerden süzülen ney’ ken 
başladı çölde semalar.
Sema,

Döndü.. döndü.. döndü..

13.09.2008

Nihan AYDIN ... *

 

Hiç yorum yok: