27.8.09

Benim Küçük Siyahdenizim

Ne garip.
Yine bir dönüm noktasındayız. Şehirler bitirdik, hikayeler bitirdik.
Kollarını gördüm. 
Şimdi ne acayip bir yerdeyiz bir dolu soru işaretiyle. 
Erteleyişler dönemi gözlerimin içine bakıp duruyor,
doğrusu durmuyor.
Devinim halinde yalıtım. 
Bir göl buldum. Ellerimle nefesini tarıyorum. Biz bir süredir, kısa bir süredir birlikte yer değiştiriyoruz; bundan bahsetmiyorum. Bir an orada olmuşuz, bir an burada. Bir varmışız bir yokmuşuz orada burada. Sonra diyorum, çok sonra için sadece sonra diyorum. Sonra'dıkça çoğalıyor. Gölü tarıyorum. Üflesem anafor olur mu? Şışşt, usul...
Sonra.

Anneannem yazları alıp beni şehirden arındırmak için o uzak yerlere götürürdü eski zaman hikayelerinde. Çiçek kokan çocuk yazım benim. Bir bulut usulca aşağıya indi. Bulut asansör aldı bizi. İşte o gökyüzünde görüp şekillere benzettiğimiz bulutlar var ya, onun içindeyiz ufaklık, anlıyor musun beni dedim. Gülümsedi çocuk yüzü. Eskiden onun yüzü benim yüzümdü. Şimdi ben rehbersem bu sahici bir oyun dedim kendi kendime; bu sahici bir saçmalık. Çocuk yüzlerine çok karıştım hep olduğu gibi. Beni de onlara karıştırdılar, güldüm içimden, itiraz etmedim. Çimenlerin üstünde kaydık, filan fıstık. Rüzgara aldırmadım, soğuk sularla yıkadım saçlarımı, yüzümü. Dedim kafayı üşütme ihtimalim yüzde sıfır, yeterince soğuktur benim beyin hücrelerim. Hep birlikte güldük. Yamaç bir kuytudan seneler öncesini izledim, bunlar hep sigara molası.. Bir hayaletin parmak izlerini aradığım da oldu. Patika yolları hep sevmişimdir, keçilik var serde:) İşte bu yol dedi eskiden olduğu üzere rehberlerimden biri; daha önce geçmemiştim ama bilirim; kervanlar araba yolu olmadan önce buradan geçerdi; burası göç yolu. Düşündüm, düşündüm, düşündüm geçenleri, hikayelerini, seneler öncesinin değen ayak izlerini. Silinmişti yol, çiçeklerin silgisi. Kurtlardan korkmadım, eski esrarengiz hikayelerden de (itiraf ediyorum bir gece biraz korktum ama kimseye belli etmedim, aramızda kalsın:). Kutsallığına inanılan suyu faili meçhul uyandırdık. Aramızda kalbi temiz birilerinin olduğu rivayeti söz konusuydu, bu bize baya bir ilham kaynağı oldu. Bir de bolca iskambil kağıdı ve okey taşı. Hep güneşliydi ama sıcaktan uzaktı ne güzel. Erimeyen karlar yine erimeyen karlardı. Düşündüm de sıcakla aramın bozuk olmasının belki de sebebidir. Bizden sonra hep yağmur yağmış. Biz yıldızları toplamıştık. Telefonculuk oynadığımız günleri anımsattı, saçları eskiye oranla daha da beyazdı. Dereye düştüğün günü hatırlıyor musun dediler, hep birlikte güldüler. İşte dediler; işte zaman makinesi, ileride size bu kalacak, gülümseyiniz. 

Nihan AYDIN ...*

Hiç yorum yok: