21.1.09

Çöl ve derviş / Çöl denemeleri 8

ÇÖL ve DERVİŞ: “İlahi! Sen yalnız sana itaatkarlara merhametliysen günahkarlar kime sığınsın..*” (*Hz.Muhammed)


Toprağın kubbesini arşınlar kandiller.
Bazılarının göz bebekleri yıldız tarlalarında saatlerce gezinmeyi sever.


Sıcağın kavurduğu ateşten tanelerde, dolanır etini kesen kanını içen toprağın açıklarında.
Mecnun bir derviş ve kamburuna eklediği zaman, elleri kamburunda zaman zaman.. İçine eklediği yaşanmışlıktır her solukta ciğerinden taşan. 
Gözleri dalgın, hep odaklı görünmez bir yerlere. Gözleri semayı dolaşır, gözleri kainatı soluklanır.
Derviş yıldızların farkındadır, 
farkındadır güneşin doğum sancısının dağları denizleri kana bulayışının, 
farkındadır gecenin; günün kanına bulandığının.
Derviş parçalı bulutları üstüne kumaş diye sarmıştır.
Derviş dünyayı tek lokmalık aş sanmıştır.
Rüzgarla eser
yağmurla ağlar.
Kum tanesini altına eşdeğer sayar.

Yakamozu kadehine doldurmayı bilir derviş. Sarhoşluğuna bile şükredebilir.
Aşkı içebilir,
gökyüzünün bin bir tonda kılığını ayrıt edebilir..
Spor yapmaksızın
derin derin soluk alabilir derviş
ve yaşamak güzel şey diyebilir.

Kendine âşıkken bile, sanatçının eserinedir şevki.
Günahla yıkanırken bile 
aşka atar kalbi. 

Sihirbazdır,
illüzyonun içerisinden çıkarır mucizeyi.

Bir mecnundur, 
aranır çölün varsızlığında. 
Tüm manasızlıkların içinde sanatta bulur kendini mana.

Toprağın kubbesini arşınlarken kandiller
zamanın üç kapısı açılır
evren denilen şey zaten
mimari harikasıdır.

Dervişin nabzı sonsuzu atar.
Yaşamın arsız çocuğudur ne de olsa
günahkâr derviştir.

Yolu yoluna çakışık görünse de tüm sapmışlıkların,
ağzında çevirdiği kelime
"önce kelime vardı"
nın
mirasıdır.


Geceyi ve gündüzü
bağlarken renkler
en büyük sanatkâradır

günahkârken bile tüm mabetler.

Nihan AYDIN ...*

Hiç yorum yok: