21.1.09

Çöl ve benlik / Çöl denemeleri 1

ÇÖL VE BENLİK: karanlığın çarısına cevapsız kalamaz içimizdeki çaresiz şeytanımız


Bazen bir kapıdan girince ufkun sonsuz olur.
Kapı çöle açılır.
Ve eğer ki sihirbaz çölde kendi elleriyle oluşturduğu seraba kendisi kanarsa, ağzını kumla doldurmaktan öteye gidemez..
Üstünde yaşadığımız gezegen hiçbir yere gitmeden yol almaya devam ediyor. 
O halde bir hareket söz konusu muydu? 
Sonsuzumuz bizim.
Son sözümüz bizim.

Bizim.

Tek i fazlalığıyla –izm yeterliliğini ıskalarmış gibi yapsa da, dilimiz daha iyi bilir kendi dönüş kabiliyetinin zaten esasında izim’ e izin verdiğini. O halde diyebiliriz ki bu zamirin öznesi "b" iken, nesnesidir gerisi. 

Ve b denince ben gelir akla; hikayedir biz demesi. 

Kısacası “bizim” içten içe, benizm yazılsa da b(en)izim okunan bir cümleye başlama biçimi. 

Hani nerede yüklem (!) üstünde olduğumuz küre dönerken? 
Demek sadece içinde bulunduğumuz durumdu tek yüklemimiz. 
Eylemler, sezgisel bir iç dünyadan ileriye gidemeyen hislerimizdi demek.

O halde çölde miyiz?

Yüreğine bir çöl inşa etmek için, 
önce kendi kendini kundaklamalısın..

Bir gözlük bırakmıştı geriye, sihirbazın içindeki yangın sönerken. Bir de birçok şeyi hiçleyen düşünceler. 
İçinde koca bir çöl var etmişti evet, ama yer yer cam kırıklarıyla dolu bu çöle, artık çıplak kalan ayaklarıyla, adım atmak yürek istiyordu.
Cehennem üstüne düştüğü yüreği harladıkça harlardı.
Cehennem kum tanelerini kavurur, eritir, kimyasını bozar, cam yapardı.. 

İçinde cehennemden bir çöl..

Gözlüğü gözleriydi!
Cam olmuştu gözleri! 

İçindeki sular dindi dineli her şeyin tortusu kalıyordu içinde. Kendi zehrini biriktiriyordu yine kendi içinde. Bu kadar dolmak hoşuna gidiyordu bir yandan, ama bir gün her şeyi silip bomboş kalacağının sinyallerini görmezlikten gelemiyordu yeni gözlükleriyle. Bu kadar kendiyle dolarken bir gün kendini ister istemez sileceğini ve kendinden arınmak isteyeceğini biliyordu. Yine de bu durum öncesinden daha güzeldi. İnkar edemeyeceği gerçek, sonunda boşluğa dönüşeceğini bilse de, bu yeni halini eskisine tercih edeceğiydi. Boşluk olup tekrardan sıfırdan biriktirmeyi göze almıştı çaresiz şeytanı. 

Karanlık çağırdığında kirlenmeye başlamış bir ruh duramazdı.
Üstünde bulunduğumuz küre zamanı bükerken, ruhlar kirlenmeye karşı koyamazdı.


İçindeki çöle adımını attı ve yürümeye başladı ağır ağır.
Cam kırıkları vardı cehennemin kavurduğu çölde..
Topuklarından sızan kan, çölün susuzluğuna yetmeyecekti şüphesiz.

Ve insanoğlu şüphesiz kanamaya dirençsiz, kanmaya elverişlidir.

Sihirbaz ağzındaki kum tadına bir anlam veremedi.

Nihan AYDIN ...*

Hiç yorum yok: