21.1.09

Kafa Kitabı...(10.07.08)

..kafamın kitabı bunlar.
Sabah ezanı okunuyor, çabalasam da henüz uyuyamadım. 
Mesela bunları karanlıkta bir el işi kağıdı üstüne yazıyorum. 
Işığı açmak istemiyorum çünkü görmesini istemiyorum gündüze karışan gecenin uyumadığımı. 
Ezan sesi ile pes etti yastığın üstünde büzülüşüm. 

Bir kez daha anlıyorum insan bu saatte yazıyorsa karnının içinde kıvrılmış yatan sıcak bir yılan vardır. Yine kendi içine kıvrılıyor kelimelerim. 
Tıpkı bir yastığın üstünde toplanmış bir bedenin büzüştüğü köşecikteki uykusuz hali gibi kendi ceninine kıvrılıyor yine cümlelerim. Geriye kalan koca coğrafyanın bir ironisi vardır ya, sanki dünyanın bir küçücük noktasına sığınmaya çalışır gibi iç seslerimin nöbeti eşliğinde tango. 
Kafamın kitabı bunlar.
Ancak sadece bir kısmı. Yazık ki yazmaya yetişemiyor sayfalar. 
Okuyup yitireceğimi ve sabah hatırlamayacağımı fark ettiğim anda kitaptan alıntılamak istediğim akıp giden metinler. Işığı korkutmak istemediğinden karanlıkta bir elişi kağıdının üstünde kargacık burgacık harflerle kendilerini telaffuz edecekler. 
İnsan bu saatte yazıyorsa boğazında bir yanma vardır. Hani ağlamak isteyip de gururundan ağlamayan bir çocuğun kendi içine tıkandığında göz yaşı, nefesi yanar ya... Hayır ağlamıyorum, ne sözlerim ne gözlerim ne düşüncelerim ne beynim; hayır ağlamıyor! Sadece boğazımda kendimi kötü hissettiren içimi dağlayan o yanma duygusu. 
İçime akan tek şey ise satırlarca mürekkep. 
Bütün cam duvarlarda ağlayan sağanak sadece mürekkepten kelimeler. 

Hani derler ya, yazmasam ölecektim. 

İşte tam o dakika. 

Kelimelerin dağılışını bile seçemediğim bir cümle vapurunda, 
bir karınca duasının kargacık burgacık okunaksız telaşında, 
henüz doğmamış bir güneşin ışığında, 
kifayetini seçemediğim kalemin sayfada kayışında 
yazmasam şehit düşecektim bu vakitsiz kafamı işgal altına alan şafak savaşında!

Bu gece içimde karartma var. Bir yas haberi gibi yanıyor, infilak ediyor hücrelerimin bütün koordinatları.
Amiral battı! Amiral battı!
Mekan kaybına uğramaktan başka bir şey mi ki; zaman yolculuğu diye abarttıkları. 

Kırıntılarımı miras bırakıyorum haber güvercinlerine, gelecekte de zihnimi çelsinler diye. Yine de bir papaz almalı ruhumun tozlarını dezenfektanını fazla abartıp sıfatıma yapıştırmadan; silkelemeli bütün günahlarımı. İçime ruh diye tıkıştırılmış her ne varsa, eski bir deniz harbinin en alıcı noktasında deliren rüzgara ve patlayan göğe tutulmuş korsan bayrağı!

Kafamın kitabı bunlar. Yazık ki sayfalar da yetmiyor..


Nihan AYDIN ...*

Hiç yorum yok: