26.1.09

İçindeki Boşluğun Şifreleri Kırılıyor

İçinde bir devrim var. Bak, görüyor musun patlayan göğün ilahi komedyasında kâğıttan yelkenlerin fırtınayı içişini. Bu çağlar öncesinde yazılan bir trajedinin sadece ön metni. Ancak.., bir çağ kapanıyor. Bir gerçeklik bitiyor. 

Seni tanıyorum. Zamanın uydurulmuş bir gerçeklik olmadığı anların da ötesindeki bir zamandan.
Kelimelerin uçuyor zihnimde. İç savaşlara çok ruh kurban etmiş ihtirasların ülkesine adım atmanın eşiğindesin. Geliyorsun.
Cehennem sağanaklarının arasında bir keşiş; kelebek kokusu kelebek dokusu…
Neye ya da kime bu isyankâr teslimiyet? Söylesene seni hangi tanrı uydurdu?
Hep kendine esaret!
Kendine tutuklu bir iç savaş esiri.. (eseri?)
Nefes alıp verişlerinin bir nüshası da benim bedenimde. Tek nefesle kâinatı ateşe verecek oksijeni soluyorsun sen de. İrtifa kaybeden bir gökyüzünün çocuklarıyız. Yazık, çok yazık.., gökyüzünden öte servetimiz yok.
Kusursuz susacaktın kuşkusuz; sesini hatta anlatabildiklerini unutana kadar. İç seslerinin ayinindeki vecdi anlatmanın tesiri yoktu ne de olsa kimseye, üstelik anlamazlardı. Ama…
İçindeki boşluğun şifreleri kırılıyor...
Orada öylece duruyorsun; biri seni duymalı. Biri seni duysun!
Oysaki…
Kayıtsız; serseri bir sakinlikte sessiz: çıldırıyorsun. O kadar suskun ki çığlıkların, bütün frekanslarını duyuyorum. Asırlar öncesinde karşılaşmıştık, seni sessizliğinden tanıyorum. Bana susamayacaksın ama biliyorsun.
İçinde biriken kıyametin tortularını kazıyacak cehennem geldi mi? İçinde patlayan şölenin doruksuz neşesi geldi mi? Sorguluyorsun.
Yorgunsun. Umursamaz bakışlarındaki inançsızlığı dağıtamıyor şaşkınlığın retinandaki ışık oyunları gibi belli belirsiz kıpırdanışları.
Ama bilmelisin; içindeki boşluğun şifreleri kırılıyor.

30.03.08

23:37

Nihan AYDIN ...*

Hiç yorum yok: